Popüler Yayınlar

30 Ocak 2014 Perşembe

3 Önerim Var Hanııııım !

Belki ki bence belkiden de yüksek ihtimal paylaştığım siteleri çoğunuz önceden biliyorsunuz ama ben yeni yeni keşfettiğim siteleri kendimce analizleriyle paylaşıyorum.

                   
                        

Bir uluslararası alışveriş sitesi olan Aliexpress'i diğerlerinden ayıran özelliği çin merkezli olması hal böyle olunca gayette ucuz oluyor. Sitenin Türkçe versiyonu yok ama sizin için problem olacağını zannetmemekle birlikte şu hatırlatmaları yapıyorum: 1 piece only ve free shipping özelliklerini arama yaparken seçmeniz böylece toptan yerine tek ürün fiyatını göreceksiniz ve yalnızca ücretsiz kargo sunan ürünlerle karşılaşacaksınız. Çin malı yeaaea demeyin siteyi bi inceleyin ki zaten şuan kullandığınız çoğu ürün çin malı. Bana gelecek olursak ben alışveriş yaptım mı bu siteden? Ayıpsınız fakir gibi çin malı mı kullanıcam (aramızda kalsın aşağıya resmini koyuyorum) Fiyatı ise yaklaşık 5$ gerçi 19 güne geliyor ama olsun :)




Akıllı robot yaklaşık bir buçuk senedir telefonumda kullandığım uygulama. Site tamamen hayrat çeşmesi gibi işe yarar androidle ilgili ne varsa size sunuyor:  uygulamalar, haberler, güncellemeler vs. Eğer android telefonunuz varsa şiddetle indirmenizi tavsiye ederim.



Hep başkalarının reklamınımı yapıcaz birazda eşe dosta çalışalım. Eğer Şuramda Yaradır dan sıkıldıysanız biraz daha ciddi şeyler istiyor iç dünyamla hissiyatın fazla olduğu güzel yazılar okuyayım diyorsan Çariçe'nin yaratıcısı seni bekliyor. Bendende iyi reklamcı olurmuş ha dur ben bi Bal Dünyasını arıyım :) 






18 Ocak 2014 Cumartesi

Mangal'ın Pençesinde 3 Genç

Kağıdı kalemi hazırlayın hanımlar rezil ve rezil olduğu kadarda eğlenceli bir mangal gününün malzemelerini veriyorum.
* 3 adet bir ayağı ergenlikte genç
* 1 adet ormanlık alan
* 1 adet soda
Bende Emine Beder girişi yapmak istemezdim ama yapacak başka birşey yoktu. Lise dönemini kapatmış, lys yi devirmiş, boşlukta olan 3 genç ki bunlardan bir tanesi nacizane ben oluyorum ne yapsak ne yapsak diye düşünmüş ve kimden çıktığı hala meçhul olan ''mangal yapak mı?'' fikri galip gelmişti. İşte bizim hikayemiz tamda burdan başlıyor. Ramazan ayıydı liseden sınıf arkadaşlarımdan Burak ve Cem (Cem üniversitede de sınıf arkadaşım, sınıf arkadaşlığımız baya ileri boyutlara gitti ama umarım bu arkadaşlık ''hayat arkadaşlığı''na gitmez:) ile birlikte bizim mahallenin üstündeki Aydos Piknik Alanına gittik. tabikide malzemeler alınmış tas tabak konusunda annem sponsorluk yapmıştı. birşeyi unutmuştuk ama neyi unuttuğumuzu bir türlü bilemiyorduk birşey eksikti ama neydi? Hah mangal yapmayı bilen kişi eksikti. Allahtan hazır mangal veriyorlardı fakat bu bizi tatmin etmiyordu çünkü ilerisi içinde bir tecrübe gerekiyordu. adamlar yanmış mangalı yanımıza getirip koydu. üçümüzde sanki daha önceden mangal diye birşeyin varlığından haberimiz yokmuş gibi bakıyorduk. birimizden ''aaa mangaaal'' tepkisinin çıkması an meselesiydi. Neyseki şoku hemen atlatıp ''olsuuun öğrenmiş oluruz'' moduna geçtik. Geçtik dediğime bakmayın. o moda geçen sadece kıyafetlerimizdi. İçimizden gelen Türklükle hepimiz piknik modunda giyinmiştik fakat et nasıl pişirilir bilemiyorduk. Güçlüklede olsa yarı çiğ yarı pişmiş etlerle iftarı yapıyorduk. zaten arkadaş ortamında ne yeseniz o anda size güzel geliyor (kabul ediyorum orucunda etkisi vardı :) muhabbet herzaman ki gibi dehşet eğlenceliydi. Ta ki Burak benim midem ağrıyor diyene kadar. O der demez bizimde midemiz ağrımaya başladı. İşte tam da o an benim engin bilgilerim depreşmişti. Yıllardır içimde sakladığım o deney için sonunda bir denek bulmuştum. Bu deneğin kötü sonuç çıktığında beni dövmemesi gerekiyordu. Son sınıfta vaktimizin 23,99/24 ünü birlikte geçirdiğimiz Burak da bana kıyamazdı :) Ki nitekim kıymadı :D O muhteşem fikrime gelecek olursak fikrim çok basit soda içmek fakat normalden biraz farklı. Sodayı hiç geğirmeden içmek gerekiyor (gerekliliğini ben uydurdum:) çünkü bendeki mantık şu: eğer geğirmeden içerse midede gaz dehşet birikecek gaz birden çıkacak mide rahatlayacak yada gaz daha önce yediklerini çıkaracak. Bende isterdim ilk öngörümün gerçekleşmesini ama ne yazıkki ikincisiyle karşılaştık. Bütün bunlar olurken şundan emin olun hep gülüyorduk bu son anlarda dahil :) İşte bu yüzden hangi mallıkları yaparsanız yapın sonunda bütün yaptığınız mallıklara gülebileceğiniz arkadaşlar bulun. Nasıl bulacağınıza gelincede... bulunca yazarım onuda :)

11 Ocak 2014 Cumartesi

Kütü''k''hane

Öncelikle belirtmek isterim ki yazım güvenlik görevlisi içermektedir. Bu yüzden birazdan yaşanacaklardan şuramız sorumlu değildir. Yine bir final haftası yine dedim ama bizim için ilkti. Elifle beraber sınavlara hazırlanıyormuş gibi yapıyorduk. Fakat sanki rektörlük gizli bir tim olusturmus ve bizi engellemek için tüm çabayı sarfediyordu. Tamam bizde suça meğilliydik kabul :) Her itülünün bildiği üzere kütüphanede bu dönemlerde yer bulmak için 5 sefer hacca gitmiş, şeytanı adeta taş yağmuruna tutmuş bunlara ek olarakta zemzemi şebeke suyuna bağlamak gerekir. Biz ise ezan esnasında arsız bela dinleyip üstüne bide üç kutsal kitabı aynı anda yırtmışız gibi bir kaderimiz vardır. hal böyle olunca bireysel çalışma odalarındaki tek kişilik bölüme iki kişi girdik. Başlarda herşey güzeldi. fakat daha sonra o ses duyuldu. ''Neauipiyosunuiz gençleeer''.
Güvenlikçi abi terörle mücadelede iki canlı bombayı son anda yakalamış olmanın hazzını yaşıyordu. Abiye ERKEK olmamın ve kaslı olmanın bana verdiği yetkiye dayanarak, o tok sesimle '' tımım abi himen çıkıyoz valla'' şaka bi yana tamam dedik ve hazırlanmaya başladık. fakat abinin canı sıkılmış konuşmak istiyordu. Birlikte nerede çalışacağımızdan başladı sigorta primlerinin eksik yattığına kadar geldi. Abiyi ve içinde yaşattıklarını yalnız bırakıp yan tarafa genel bölüme geçtik bu seferde telefon calmaya basladı arayan turkcell abla. Ablamız emeklilik planları yapıyordu buyuk ihtimal çünkü bu kadar umursamaz bir kampanya tanıtımı hiç duymamıştı. birara bana sizin için bla bla bla kampanyasını düşündük ne dersin dedi. ''madem çocuklar seviyo birbirini bizede b.k yemek düşer'' diyesim geldi. Ben kadını tam anlayacak gibi oluyorum derken, Başka bir bayandan canlarım kuzularım burası kütüphane bla bla diye bir söz dizisi geldi kadın o kadar güzel konusuyorduki orada küfür etse kulak mememizle oynuyomuş gibi gelecekti. Elif kadınla cebelleşirken sonunda kendimizi dışarı attık. Normalde içeride olan olayları tartışmamız gerekirken Burhan (kendisi itünün rektörlüğünde ceo) ve Tuana (hakkında bildiğim tek şey: cennete düşen ilk yağmur şeysi bide güler yüzlü) 'nında katkısıyla kendimizi kutuphane önundeki heykelin galata ya ait olmasından bahsederken bulduk. Bizim için olağan bir olay ama hayatındaki en büyük aksiyonun çayının içindeki kesme şekerin tam çözünmemesi olan kişiler için örnek olmasını diliyorum. şaka lan şaka takıl işte kafanıza göre :)

8 Eylül 2013 Pazar

Interral Günlüğü - 1. Gün

altrfgbfdbf

Geziye başlamadan öncede size bahsettiğim gibi günlük tarzı fakat daha ayrıntısız sadece genel başlıklı bir not defteri tuttum. (Enpara.com eşantıyonudur :) 

1. Gün - 6 Ağustos Salı
Uçağımız 12.05 de fakat ne uyku bizi nede biz uykuyu tutabiliyoruz. Ruz diyorum çünkü Tuğçe ile Kübra birlikte kaldılar ve sürekli whatsapptan konuşuyorduk. Hazırlıklar bitmişti bavulun ve gerekli kağıtların son kontrolleri yapılıp kahvaltıya geçildi. Annemin ardı arkası kesilmeyen nasihatleride kahvaltımıza neşe katıyordu. -Oğlum herkesle muhattap olma, biyere gidelim derlerse sakın gitme, kızlara takılma, çantana sahip çık, erken uyu, nefes alıyomusun diye kontrol et e kadar gidecekti olay. Neyseki işi garantiye alalım diye erkenden çıktık yola. Bende nasıl bir heyecan var ama artistlik elden gitmesin diye belli etmiyorum kuuul kuuul takılıyorum. Sanki romaya değilde pendik sahile iniyormuş rahatlığı varmış tiplerindeyim :) Yolculuğun ne kadar süreceğini uçağın kaçta ineceğini tartışıyorduk. Bu anlatacağım olayla başlayan ve devam eden olaylar zincirinde tecrübenin ne kadar önemli olduğunu birkez daha (tamam birkaç kez) anlıyorum. Çünkü bilette yazan iniş zamanı italya saatine göre yani yolculuk 1.40 saat değilde 2.40 saat sürüyormuş bunu uçakta farketmek hiç hoş olmuyor çünkü aileniz telaş yapabiliyor. Sonunda Sabiha Gökçen Havaalanına ulaştık. Heyecan konusunda Kübrayla Tuğçede benden farksız değillerdi. Hemen mantığını hala anlayamadığım çıkış pulunu 15 liraya aldım. Kontrol işlemlerimizi yaptırıp pasaport kontrolüne yöneldik ailelerle vedalaşıldı. (duygu dolu anlar...) Pasaporttaki polis abimizi  çıkış puluma baktı damgayı vurdu geri bana verdi. ''şimdi ben bunu ne yapayım polis abi'' der gibi baktım. anladımki o hiç hoş olmayan bir cevap verir gibi baktı hemen uzaklaştım.

Duty Free alanına gittik Fiyatlar alkol için yarı yarıya diyebilirim. Uçakta satılanlardan fiyatlar pek farklı değil. Fikir sahibi olmanız için uçakta fiyatlarını çektim biraz kaydırmışım ama anlaşılıyor yine. Zaten çıkarken herhangi birşey almazsınız avrupada alkol zaten sudan ucuz (lafın gelişi değil ciddiyim. ben gülüyomuyum?) 




Uçağımıza yarım saat kalmış fakat bizde aşırı bir rahatlık var sülalemiz cidden rahattı o saatlerde biz yarım saat kalmasına rağmen tuvalete falan gittik. bu sırada ben trt sunucusunu gördüm o zamana kadar adamı tanıyan tek kişi bendim ki heralde aşırı bi muhabbet heveslisiydi. neyse biz yine rahat rahat kendi peronumuza giderken rahat batmış olacakki peron numaramıza baktık. bakmaz olaydık yalnış perondaymışız. ''o eski halinden eser yok şimdi'' fon müziği eşliğinde kendi peronumuza yardırdık. Kübra hüseyin bolt Tuğçede artık Süreyya Ayhan dı artık. Neyseki dalağımız 4 kat büyümesine rağmen yetiştik Artık uçaktaydık herhangi bir kaçırma olayı olmazsa cidden interrail başlamıştı!

Tabi sürekli interrail muhabbeti yapsakta arada canım sıkılıp eğlence aradığımda oluyordu.


Bazende Yorgunluğa yenik düşüyorduk.


Ve 2.40 saatlik yolculuktan sonra Roma'ya inmiştik. Ben çokta önemli birşeymiş gibi gruptan Roma'ya ilk ayak basan kişi olmanın haklı gururunu yaşıyordum :)

Roma Havalimanı bizim haremin yarısı kadar ve daha pis bir haldeydi. Terminiye otobüs ve trenle gidilebiliyormuş bize otobüs daha mantıklı geldi tabi başımıza gelecekleri bilmiyorduk. Otobüs biletini çok güzel bıyıklı bir ablamızdan aldık ve 5 € ödedik. Otobüslerin kalktığı yere ulaştık ilk başta 5 dk gelir denir otobüsü 1 saat bekledik. Bu sırada da telefonlarımız çekmiyordu çünkü servis ayarlarını yapmamışız romada da turkcell olmadığı için ağ bulunamıyordu. Neyse zor bela otobüse bindik yaklaşık 1 saat sonra Roma Termini deydik. Önceden rezervasyon yaptığımız ve büyük bir beklentimizin olduğu 1,5 yıldız görünümlü fakat tabelasında 3 yıldızlı görünen Hotel Stromboli'yi Termini'nin karşısındaki ''İstanbul Döner & Kebab''ta çalışanların sayesinde bulduk. Allahtan bu bulma işi fazla uzun sürmedi çünkü hava aşırı basık, sıcak ve nemliydi hiç esmiyordu. Resepsiyonda duran adamın espri anlayışına daha fazla tahammül edemiyordum ve doğruca odamıza geçtik. Oda ücreti kişi başı iki gece için 44 € ödedik.


Eğer tek başınıza interraile çıkmıyorsanız bizim uyguladığımız süper bir sistem vardı. Ufak tefek harcamalar için herkes 50 şer euro bir kişiye verecek o kişide 150 € ile bizim su, yol, müze girişi gibi ücretlerimizi karşılacaktı. Bunun avantajı bir iki euro için çanta deşeleyip yok bozuk yok ayrı ayrı alın gibi tripleri engelliyordu. O yüzden şiddetle tavsiye ederim. (ha biz 3. gün üçüncü 50 € u verince vazgeçtik bu uygulamadan o başka :)

Odaya yerleştikten sonra ''yeaa avrupa bumuymuş amaaaan pırt'' muhabbeti ''abiiiii romadayız laaan'' a dönünce hemen kendimizi dışarı attık ordan o caddeye şurdan bu sokağa derken baya bir yürüdük ve biraz şans birazda bizim zorlamamızla ''Fontana Di Trevi'' ye yani nam-ı diğer ''Aşk Çeşmesi'' ne ulaştık. İnsan kalabalığı vardı evet ama bildiğimiz fışkiye :) zaten diğer yazılarımda da bahsedicem ama şimdiden söyliyeyim şehirlerde hiç bir halt yok belki biraz acımasız oluyor ama dönünce aklınızda şehirler değil arkadaşlarınızla yaşadığınız maceralar, rezillikler, anılar kalıyor.












Tabi bu yolculuk sırasında dakka bir gol bir usulü biraz bilerek biraz bilmiyerek metro line A ya kaçak bindik. Adrenalin tavan yapınca haliyle acıktık. Uzun bir araştırma sonrası bir sokak pizzacısında karar kıldık ve vejeterjan pizzalarımızı afiyetle yedik.


Tabi iki dilim pizza bizi pek kesmedi bir de gezmeye tam gaz devam edince...













Bilmiyorum siz ilk gördüğünüzde şaşırır mısınız ama biz ilk defa normal işlek bir caddede prezervatif otomatı görüyoruz. İlk defa görünce bir şaşkınlıkla çektim fotoğrafını fakat baktım ki avrupanın heryerinde küçük büyük her cadde ve sokağında görülebiliyor dedim ki normalleşmiş artık buralarda...


Haliyle acıktık birazda bedava wifi bulma ümidiyle bir mekana girdik. Tam roma medyanda sokak sanatçılarının yoğun olduğu yerde ''Maragena Restaurant'' var. Buranın Tiramisu'sunu kesin deneyin. (Kendimi Vedat Milor gibi hissettim bir an :) ama cidden bizimkine hiç benzemiyor. Kek veya hamur tarzı birşey yok tamamı yoğun krema (Emine Beder vol.2 :)


 

Gece 1 civarı hotele döndük. Dönüş yolunda susayınca bir markete girdik Kızlardan farklı marka su aldım hayır bu neyin artistliğiydi bende anlamadım ama sonucunada katlandım eveeeet avrupadaki ilk gazlı su deneyimimi yaşıyordum. Su fiyatları genellikle 0,5 - 1 € arasında ha 2 € verdiğimiz zamanlarda oldu yarım litre su için orası ayrı. 

Tabi suyu içince rahat durduk mu tabiki de hayır...


Bu yorgunluğun üstüne güzel bir banyo yapılır... kahveler hazırlanır ve koyu bir muhabbete dalınır...

1 Ağustos 2013 Perşembe

Interrail - Hazırlık Aşaması


Interraili düşünce aşamasından beri herkes bloglara veya internet sitelerine nasıl akın ettiyse bende eksik kalmadım 2-3 ay etkin bir şekilde araştırmalarım sonucu sizlerle interrail bavulunuza - çantanıza (tercih size kalmış) koymanız gereken şeylerin en genel listesini çıkarmaya çalıştım tabi bana göre çok saçma gelenlerde oldu fakat okumaktan zarar gelmez okuyun mantıksız gelenleri almazsınız. İlerleyen günlerde kendi bavulumunda içeriğini paylaşıcam. ayrıca bloga seyahat haritasıda ekledim eğer blog yazmaya ilginiz varsa google map'den rahatlıkla kendi haritanızı oluşturabilirsiniz... Ayrıca plan ve güzergahlarınızıda yayınlıyabilirsiniz. Mesela bizim interrail planımızı en altta paylaştım.




Gelelim listemize...


Çarşaf
Yastık kılıfı
Tırnak makası

İlaçlar(Vitamin,Kas gevşetici,İshal hapı,Apranax,Talcid,Aspirin,Bephanten)

Plastik bardak, çatal, tabak vs.

Yağmurluk

Kitap :)
Kağıt
Kalem
Haritalar

El feneri

Tuvalet Kağıdı

İğne
İplik
Diş macunu

Diş fırçası
Islak mendil
Peçete
Çakı

Duş jeli

Lif
Sabun
Şampuan
Kremler
Yara bandı
Küçük havlu

Büyük Havlu (Deniz ve Banyo için)
Seyahat sağlık sigortası
Güneş Kremi
Gözlük

Şapka

Makyaj temizleme mendilleri

Parfüm

Mayo - Bikini

Toka
Oje
Aseton
Biber gazı
Piller

Şarj aletleri
Mp3 player

Laptop - Tablet

Film
Terlik
Hazır çorba
Elektrikli cezve
İçe takılan cüzdan
Sandalet
Fotoğraf Makinası
Deodorant
Poşet
Termos
Kilit
Çay
Kahve
Şeker
Telefon pili extra
Paket Lastiği
Lens ve losyonu
İp



Devamı Gelecek...




21 Temmuz 2013 Pazar

Interrail - Karar ve Başvuru Aşaması

Heralde bir sene önce ahmet koçum interrail diye bişey var sen onla avrupayı komple gezicen hadi hazırlan deseler, ya arkadaşlığımı keserdim o kişiyle yada aşırı doz dalga geçmekten eceliyle ölürdü. ama üniversiteye tam anlamıyla başlamadan daha (hazırlık = lise 5) şunu anladım ki üniversite de herşey olabilir. Bundan yaklaşık bir yıl önceydi kübrayla oturmuş kübra bilgisayara, bilgisayar bana, bende kapı pervazına bakıyordum. bu arada kübra benin yaklaşık 9 senelik arkadaşım ki onu bu cümle tanımlamıyor arkadaşlığımıza bi blog daha açılır o derece. neyse konumuza dönelim.
Kübra o dönem İtalya'dan bende Sivas'tan yeni gelmiştim :) muhabbet ederken kübra bi arkadaşının interraile gittiğini söyledi ve beni çok iyi tanıdığından hemen arkasından interrailin tanımını yaptı. ''Heee iyiymiş bizde yapsak'' geyiğinin son noktasındaydık. fakat tüm samimiyetimle söylüyorum yapacağımıza hiç inancım yoktu. ki vizelerimiz uçak biletlerimiz interrail biletlerimiz olmasına rağmen hala içimde bir aksilik çıkabilirmiş hissi var. Şom ağzımı kapıyor ve öncelikle İnterrailin olayını kısaca özetliyorum. İnterrail bir tren bileti aslında çeşitli sürelerde geçerliliği var mesela 10, 15, 22, 30 gün süreli biletler var. Siz bu bileti alıyor ve avrupadaki tüm standart trenlere ücretsiz binebiliyorsunuz. Daha basit anlatımıyla (tamamen bana ait :) istanbuldaki aylık akbil uygulamasının avrupada trenlerde geçtiğini düşünün.
Bu saatten sonra arada bir interrail muhabbeti ve kübranın sınavı bizim genel sohbetimizi oluşturuyordu. Hal böyle olunca biz birbirimizi gaza getiriyor (ama ne gaz...) haliyle cevremizde yavaş yavaş duyuyordu. bu sırada grubumuza birinin daha dahil olması gerekiyordu ve o kişide ikimizinde 5 senelik arkadaşı pozitif enerji trafosu bir kişiydi ve karşınızda Tuğçeeeee. Tuğçede artık gaz trafiğini eklenmişti. Hazirana  gelene kadar sürekli buluşuluyor ve orada yapılacaklar gerekenler listesi maddi bilanço :) hazırlanıyordu. Şunu kabul etmeliyim ki biz birbirinden çok alakasız ama birbiriyle süper uyan bir grupuz. (orada ne olur bilinmez hazırlık sürecinde böyleydi :) birimiz Cannes film festivalini görmek isterken (bu ben değilim :)  biri orda aç kalmama derdinde (bu ben olabilirim :) Ve beklenen gün geldi. geldi gelmesinede forumlar bloglar okunmuştu herkes uzun bir zamana yayıp rahat rahat işlemlerini yapmıştı biz ne yaptık herşeyi tek günde yaptık :) kolay olmadı elbette. öncelikle bloglardan ve internetten gerekli olan belgeleri sağdan soldan yarım yamalak bulduk. Öncelikle belgeleri sıralıyayım.

(Babası emekliler için)
*Pasapor Fot.
*Kimlik Fot.
*Emekli aylık bilgisi
*Fotoğraf
*Hesap dökümleri
*İnterrail bileti
*Seyahat sigortası (30.000 liralık olmasına dikkat edin)
*Seyahat planı (nerden vize alıyorsanız orda fazla gün geciriyorsunuz gösterin yalandan kim ölmüş :)
*Uçak bileti
*Babanızın dilekçesi
*Banka imza sirküleri
*Otel Rez. (bookingden yaptır iptal et)

Genel anlamıyla bunlar....

Gerekli belgeleri öğrenmeyi, İnterrail biletini almayı, uçak bileti almayı, sigorta yaptırmayı aynı gün yapmış bir grubuz. hatta bir ara gaza gelip tuğçeyle otel rez. yaptırıyorduk.(yemek yedik geçti :) hemen fotoğraf çektirdik. biz bunlarla cebelleşirken kübranın yeşil pasaportu olduğundan tüm olanları bıyık altından gülerek izliyordu ( yok yok o da bizimle cebelleşti hatta idatada(vize firması) hayat kurtardı) Son dakikada İtalya Kon. tarafından yetkilendirilen tek firma İdata ya gittik. şansımıza oradaki bayan çok iyiydi ve bize çok güzel anlattı biz işlemleri tamamlayıp ertesi gün kübrayla yeniden gitti bu seferde kadın( başkasıydı) herşeyin tamam sadece sigortanda 30000 liralık olduğu yazmıyor dedi. bizde son dakika geldiğimizden firma kapanmıştı. ben ümidimi kaybetmiş eve dönme niyetindeyken kübra gel şu internet cafeden bakalım içimiz rahatlar doğru mu yanlış yaptık diye. şimdi diyorum iyiki dinlemişim ona hemen yeni çıktı aldık yalvar yakar vize başvurusunu yaptık. üç gün sonra konsolosluktan çağırdılar fakat onu birdahaki yazımda yazıcam buraya sığmayacak kadar iyi malzemeler topladım :)


Sonuç olarak vizelerimiz çıktı gitmek için herşey hazır 6 Ağustos'u  beklemeye başladık. Ama şuan hala kesin gidicez diyemiyorum bir aksilik çıkmazsa gitmeyi planlıyoruz daha iyi bir düşünce. Son olarak seyahat planımızı paylaşıyorum. Viena dan duruma göre ya uçakla yada Budapeşte, Belgrad, Bükreş, Sofya ve İstanbul güzergahında trenle dönmeyi planlıyoruz.